Twilight RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Alacakaranlık Rpg
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Isabella Marié Cullen

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Isabella Marié Cullen

Isabella Marié Cullen


Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 04/06/10
Yaş : 36
Nerden : Washington-Forks

Isabella Marié Cullen Empty
MesajKonu: Isabella Marié Cullen   Isabella Marié Cullen I_icon_minitimeCuma Haz. 04, 2010 11:34 am

Tür:Vampir
Volturiler gittiğinden beri bütün dikkatler benim üzerimdeydi. Neyse ki bu fazla uzun sürmedi. Edward’la çalışarak kalkanımı esnetebiliyordum. Renesmee ise çok büyümüştü. 4 yaşını geçmişti ama 10 yaşındaymış gibi gösteriyordu. Jacop onun yanından ayrılmıyordu. Artık gözlerim de altın sarısı olmuştu. Dikkatimi Edward dağıttı.

“Ava geliyor musun?”

“Bir an hiç sormayacaksın sandım” diyerek hep birlikte ava gittik.

Av boyunca hep aslan yakaladım. Bir tane daha yakalayacakken Edward kaptı. Gözlerimi kısarak ona baktım. O da göz kırptı. Av bittiğinde hava kararmıştı. Nessie’nin de uykusu gelmeye başladı ve Edward onu kucağına alarak kulübeye götürdü. Ben gizlice arkalarından takip ettim. Nessie’yi yatırır yatırmaz arkasında bitiverdim. Beni görünce niyetimi anlamış gibi direk dudaklarıma yapıştı. Yatağa doğru giderek geceye eşlik ettik.

Sabaha doğru Nessie hiç yapmadığı bir şey yaptı. Rüyasında bir şeyler gördüğünü söyleyerek yanımızda uyumak istediğini belirtti. Edward hemen “gel buraya küçük cadı” diyerek ortamıza aldı. Böylece onu seyrederek sabahın olmasını bekledik.

Charlie artık gerçeği, Nessie’nin onun torunu olduğunu, biliyordu. Büyük eve gittiğimizde Nessie hemen Jacob’la oyalanmaya başladı. Sırf onlar değil herkes meşguldü. Edward piyano çalıyor, Carlisle ofisinde çalışıyor, Esme ve Alice dekorasyonlar hazırlıyorlardı ve Rose ile Jasper da tv izliyorlardı. Emmet ise karşımda oturmuş bana bakıyordu…

—————————



Bana bakışından ne demek istediğini anlamıştım. Ona gülümseyerek cevap verdim. Edward’da Emmet’in düşüncelerini okumuş olmalı ki, biz giderken ‘iyi eğlenceler’ dedi.

Hemen nehrin oraya gittik. Bir an için Emmet yanımdan kayboldu. Onu ararken kendimi yerde ve Emmett’i üstümde buldum. Onu üzerimden atarak ormana doğru koştum. Peşimden geldiğini biliyordum.

“Hadi küçük kardeşim, savaş benimle yoksa hemen korktun mu?”

Başarmıştı. Hemen üzerine atladım. Beni fırlattı. O sırada ormandan bir şey geçti. Ne olduğuna bakmaya giderken Emmet beni devirdi. Bütün vücudum kayaların üstüne düştüm. Biraz canım acımıştı, çünkü kayaların üstü sivriydi. Hafif bir hırlamayla karşılık verdim. Onu üzerimden fırlatacakken o şey yine geçti ve yine dikkatim dağıldı. Bu sefer Emmet zafer alma edasıyla bütün gücüyle beni kaldırdı ve kayaların üstüne yine devirdi. Bu sefer yüksek sesle çığlık attım. Bir anda Emmet üzerimden kayboldu. Karşımda Edward’ı gördüm. Ah tabii tahmin etmeliydim.

“Canın çok mu acıdı? Ah özür dilerim Emmet kendini fazla kaptırdı”

”Ah sorun değil Edward, dövüş bu. İstersen senle de dövüşelim”

“Şimdi olmaz Bella. Biraz dinlenmelisin. Emmet fazla güç harcadı. Bunu nasıl yapabildin Emmet?”

“Özür dilerim Bella. Bir an karşımdakinin sen olmadığını sandım.”

“Önemli değil Emmet. Bir dahaki sefere burada dövüşmeyelim yeter. Hem Edward dikkatimi de dağıttı.” Ona baktım sırıtıyordu. Hala yerde yatıyordum.

“Rica etsem Edward beni buradan kaldırabilir misin?”

“Ah pardon” dedi ve beni kucağına aldı.

————



Gömleğim paramparça, pantolonum ise delik deşik olmuştu. Edward da beni kucağına alınca gömleğim yere düştü. Emmet kahkaha atmaya başladı. Ne olduğunu anlamamıştım. Edward’a baktığımda o da gülüyordu. Hemen onun gömleğini alıp giydim. Çok utanmıştım. Emmet bir süre benle dalga geçerdi herhalde. Eve geldiğimizde hem çok utanmıştım, hemde çok kızmıştım.

Oradan çıkıp kendi kulübeme gittim. Dolapta yeni şeyler aradım ama hepsi elbiseydi ve ben onları giymek istemiyordum. Kıyafetlerimi çıkardım ve yatağa oturdum. Bacaklarımı kendime doğru çektim ve kollarımla etrafını sardım. Karşımda Edward bitiverdi ve halime gülmeye başladı. Ona bir tane yastık fırlattım. Gülmeyi kesti ve beni öpmeye başladı. Onu geri ittim ve yatağın diğer tarafına oturdum.

“Ne oldu aşkım? Bana kızgın olamazsın ne yaptım ki ben?”

”Beni orada kucağına almamalıydın.”

“Ama aşkım almamı sen istemiştin” şaşırmıştı.

”Ben sana beni kucağına al dememiştim. Oradan kaldırmanı istemiştim. Orda kucağına almasaydın rezil olmayacaktım.” sinirlenmiştim.

”Ama aşkım surat ifadeni görmeliydin çok komikti.” ve yine gülmeye başladı.

İkinci yastığı fırlattım.

“Pekâlâ, özür dilerim. Peki, neden şimdi böyle oturuyorsun. Bana ceza vermek için mi?”

“Ne cezası”

”Senin böyle oturup da yanımda olmaman bana ceza gibi geliyor” bu sözü hoşuma gitmişti ama yinede kendimi ele vermedim.

”O zaman hep böyle oturayım.”

“Tamam konuya geri dönelim. Neden böyle oturuyorsun?”

”Çünkü o elbiseleri giymek istemiyorum.”

”O zaman giyme. İstersen sana eşlik edebilirim.” sırıttı.

”Hayır istemiyorum. Senden bir şey giyebilir miyim?”

“Pekâlâ” dayanamadım ve yanağından öptüm ve bir gömleğini giydim. Aklıma Nessie’ye aldığım şort geldi. Ona büyük geliyordu. Giyindim ve garaja doğru gitmeye başladım. Edward da peşimden geldi. Arabaya bindiğimi gördü ve

“Nereye” diye sordu.

“Alışverişe. Yeni şeyler almalıyım.”

“Pekâlâ, hadi alışverişe gidelim.” dedi ve o da arabaya bindi. O sırada dikiz aynasında Alice‘i gördüm. Üzgündü. Yanıma geldi ve

”Bensiz iyi eğlenceler ” dedi.

”Ah Alice. İstiyorsan sen de gel.” ellerini çırptı, yanağımdan öptü ve hemen arabaya bindi. Alışveriş merkezine girdiğimizde Alice hemen elimden tutarak beni götürmeye başladı. Edward iç çekti ve ben de güldüm. Her dükkâna girdik ve Alice her beğendiğini alıyordu.

“Alice sadece bir pantolon ve gömlek almak istemiştim.”

”Sana aldıklarım zaten onlar Bella” sonunda alışveriş bitti ve eve geldik. Havada kararmıştı zaten. Nessie’yi de alıp kulübeye geldik.

Aldığım paketleri dolaba yerleştirdim. Ne olur olmaz diye şortu da tıkıştırdım bir yere. Sadece Edward’ın gömleğini giydim, Çünkü zaten hava kararmıştı. Edward Nessie’ye bakmaya gitti. Ben de kitap okumaya başladım. Edward Nessie’yi de alıp geldi. Oyun oynamaya başladılar. Ben de okumaya devam ettim. Sonunda vakit geç oldu ve oyunlarını bozdum.

“Hadi bakalım uyku vakti, küçük hanım”

Hemen ikisi de beni yere aldılar ve gıdıklamaya başladılar. Tabii gıdıklanmıyordum ama öyleymiş gibi davranıyordum. Sonra Edward bir yanağımda, nessie bir yanağımdan öptü. Ben de onları öptüm. Nessie’yide kucağıma alıp yatağına yatırdım. Bu sefer ona kitap okumamı istedi. Ben de bir fikir önerdim.

”İstersen bugün sana baban okusun” dedim, o da kabul etti ve Edward elimden kitabı alarak okumaya başladı. Bende kendi kitabımı okudum.

Kitabı bıraktığımda yanımda Edward’ın olduğunu fark ettim. Kitabı elimden fırlattı ve öpücük yağmuruna başladı. Yatağa gidemeyecek kadar meşguldük bu yüzden koltukta kaldık. Dudakları dudaklarımdan çekildiğinde “seni seviyorum ” diye fısıldadım. Karşılık olarak ateşli ve sıcak öpücük aldım. Ve sonra o büyüleyici gülümsemesi. Beni geri getiren Nessie’nin ağlama sesiydi.

Hemen Edward’ın gömleğini giydim ve odasına gittim. Yerde oturuyordu. Hemen kucağıma atladı ve sımsıkı sarıldı. Ben de ona sarıldım. Artık sesi çıkmıyordu ama ağladığını biliyordum.

“Ne oldu anneciğim, anlat bana bak buradayız birtanem”

Hiçbir şey demedi. Sadece ağladı ve sonra kucağımda uyudu. Edward da hep Nessie’ye bakıyordu. Yatağa gittik ve onu da ortamıza aldık. Bu sefer Edward a sarıldı.

Edward’ın Nessie’nin ne gördüğüne emindim; ama bana söylemediğine şaşırdım. Nessie’nin duyamayacağı şekilde sordum.

”Ne gördü Edward? Onu ağlatan ne?”

”Bırak da o söylesin aşkım” dedi ve ben iyice korkmaya başladım. Sabah olduğunda Jacob’la öyle çok oynamadı da. Sürekli bize bakıyordu. Artık dayanamadım ve Nessie’yi alıp koşmaya başladım. Kulübeye geldiğimizde kalp atışlarının hızlandığını duydum. Bana sıkı sarıldı ve

”Anne lütfen buraya girmeyelim, ne olur” diyince ben de biraz ormana doğru gittim.

“Hadi tatlım söyle bana, neden korkuyorsun? Niye girmek istemiyorsun? Kâbus mu görüyorsun anneciğim?” sıkıca sarıldı ve konuştu.

”Geceleri kâbuslar görüyorum.” ağlamaya başladı. Sarıldım.

“Kocaman kırmızı gözlü vampirler. Hepsi senin peşindeydi. Seni istiyorlardı. Sizin haberiniz olmadan size saldırıyorlardı. Halam bile görmüyordu. Senin dışında hepsini öldürüyorlardı. Geriye sen kalıyordun. Beni de bir kenara oturtup izlettiriyorlardı. Bu vampirler senden nefret ediyordu. Sırf anne olduğun için, benim annem olduğun için nefret ediyorlardı. Sonunda gücünü alıp sana acı çektirerek öldürüyorlardı. Ah anne ben seni seviyorum, babamı seviyorum. Lütfen ölmeyin lüttfeeeennn. Hiçbiriniz ölmeyin.” sesi gittikçe azaldı.

“Peki, bu kulübeye neden girmek istemedin?”

”Çünkü vampirler o evde ve seni takip ediyorlardı.”

“Ah Nessie. Buradayım ve öyle bir şey olmayacak. Öyle vampirler yok tatlım. Senle gezmeye gidelim mi?”

“Anne, lütfen yanımdan ayrılma”

“Tabiî ki ayrılmam Nessie. Gerçek değildi. Biz yanındayız ve güvendesin tatlım.” yanağımdan öptü ve ağlamayı kesti. Kucağıma aldım ve eve doğru yürümeye başladım. Koşmadım çünkü bu anı bozmak istemedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Isabella Marié Cullen
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Twilight RPG :: Twilight RPG :: Karakter Onaylama-
Buraya geçin: